Bir taşın altında 21 gün…

Bir taşın altında 21 gün…

“Su içecek hali bile kalmamıştı. Sırf susuzluktan ölmesin diye sürekli ağzına su döküyordum. Onuncu günden sonra terk edilmiş bir arabanın içinden yarım torba küflü ekmek buldum. Kapkara olmuştu, kokuyordu kötü bir tadı vardı, ama hayatta kalmak için yemek zorundaydık.”

Şengal’de 3 Ağustos’ta başlayan IŞİD saldırıları ardından yaşanan insanlık trajedisine ait her gün yeni bir iz çıkıyor ortaya. Yaşlı çift, Xelil ve Henif’in yaşadıkları da bu trajedi ama aynı zamanda yaşam savaşına bir örnek.

IŞİD saldırısı sırasında Solak köyünde yaşayan Xelil Qulu Elo (63) ve eşi Henif (55) halen yaşadıklarının etkisinde. Üzerlerinde yorgunluğun, zorlu günlerin etkileri var. Konuşamıyorlar. Kelimeler zorla dökülüyor Xelil‘in dudaklarından.

Xelil ve Henif çifti tam 21 gün boyunca bir taşın altında aç bir şekilde beklemişler. Ta ki HPG gerillaları tarafından fark edilinceye kadar…

Solak köyüne 6 Ağustos’ta gerçekleşen IŞİD saldırısı ardından diğer köylülerle birlikte arabaya binerek Şengal Dağı’na ulaşmaya çalışan Xelil ve Henif çifti, yaşlı olduklarından dağa ulaşacak takati kendilerinde bulamazlar. Dağın eteklerinde Qendila Mehmereşa denilen bölgede bir taşın altında saklanırlar.

Tam 21 gün burada hayatta kalmayı başaran çift, daha sonra alana gelen HPG gerillaları tarafından bulunarak, açılan güvenlik koridorundan Rojava’ya ulaştırılırlar.

Şimdi Derik'teki Newroz kampında bulunan yaşlı çiftin yüzlerine o 21 gün yeni derin çizgiler eklemiş.  

Bir yandan konuşuyor Xelil, diğer yandan neredeyse her cümlesinin ardından ellerini havaya doğru açıp dua ediyor HPG'lilere:

“DAİŞ köyümüze girdiğinde kaçan köylülerden birinin arabasına binip Şengal Dağına gitmek istedik. Arabaların durduğu yerden sonra herkes dağa doğru koştu. Ama ben ve eşim yaşlı olduğumuz için yürüyecek durumda değildik. Eşimle birlikte bir taşın altına gizlendik. 21 gün boyunca neler yaşadığımızı bir tek Allah biliyor.

10. GÜN SONUNDA KÜFLÜ EKMEK BULDUK

Akşamları gizliden oralarda durmuş arabaların yanına gidip su ve ekmek arıyordum. Bulduğum azıcık suyu eşimin ağzına döküyordum. Suyu içecek hali bile kalmamıştı. Sırf susuzluktan ölmesin diye sürekli ağzına su döküyordum. 10. günden sonra bir arabanın kasasında yarım torba küflü ekmek buldum. Ama ekmek kapkara olmuştu, kokuyordu ve çok kötü bir tadı vardı. Ama hayatta kalmak için yemek zorundaydık. Ekmeğin üzerine su döküp yedik.

Umudumuzu yitirmiştik artık. Birbirimize sıkı sıkı sarılmıştık. Birbirimizden başka kimsemiz de yoktu. Çocuklarımız olmamıştı. Allah vermemişti. Bir gün ben yine dışarı çıkmıştım. Belki birini görürüm diye. Bir gün taşın altından çıktım bir hevali gördüm. Ne yapıyorsun burada dedi. Ben de ona, 21 gündür bu taşın altındayız. Açız dedim.

‘HEVALLER BİZE YENİDEN CAN VERDİ’

Heval hemen harekete geçti. Kawa isminde bir hevaldi. O tam bir yiğitti. Heval Kawa bize ilk olarak bir şişe suyun içine şeker koyup verdi. Bana dedi eşin nerede ben dedim taşın altındadır. Koşarak eşimin yanına gitti ona da şekerli su verdi. Eşim kendine geldi. Eşimi sırtına almak istedi. Fakat gençti, kaldıramadı. Bize dedi beni bekleyin gidip hemen geliyorum. Ve gidip bir eşek getirdi eşimi eşeğe bindirdi. Bize dedi, merak etmeyin ölümüm pahasına da olsa sizi Çilmera’ya ulaştıracağım.

Yürüyemiyorduk. Halimiz, takatimiz kalmamıştı. Güçsüzdük. Gidip bir eşek daha bulup getirdi. 3 arkadaş (HPG'li) bizi eşeğe bindirdi dağa ulaşana kadar bizimle geldiler. İkisi bizi tutuyordu düşmememiz için, birisi de eşeğin ipini. Beni ve eşimi bindirip bizi dağa ulaştırdılar. Onlar olmasaydı ikimiz de ölmüştük. Allah’ın bize verdiği canı hevaller tekrar geri verdi. Onları asla unutmayız. Onlar eğittir (kahramandır). Onlar gibisi yoktur bu dünyada.”

Gerillaların kendilerini Çilmera’ya yetiştirdiklerini daha sonra yavaş yavaş yemek yedirdiklerini belirten Xelil, “arkadaşlar bizim etrafımızda toplandı. Bahar diye bir kadın heval vardı. O bize yemek getirdi, süt getirdi, reçel getirdi, çay getirdi, et getirdi, bunları asla unutmam. Bahar bize ‘baba siz Rojava’ya gidin orada rahat edersiniz’ diyerek bizi buraya gönderdi. Hevallerin arabası ile Derik’e kadar geldik. Allah ve arkadaşlar bizi kurtardı. Yoksa ikimiz de şimdi ölmüştük. Allahın verdiği canı Allah almadan gitmez. Ama arkadaşlar bizi tekrar yaşattı” diye sözlerini sürdürdü.

Xelil DAİŞ’in köylerine ilk geldiği anı ise şöyle anlatıyor: “On araba dolusu DAİŞ köye girdi. Doçkalarıyla silahlarıyla etrafı taramaya başladılar. Beni ve eşimi görmemişlerdi. Arkadaşlar onlara biksilerle saldırdı iki koldan hücum ettiler. DAİŞ silahlarını bile bırakıp kaçmak zorunda kaldı. Benim gördüğüm kadarıyla 14 tane DAİŞ i öldürdüler. Arkadaşlar gibi insan dünyada yoktur. Memo (Orada kendisine yardım eden HPG gerillası) tam bir kahramandır.”

Ellerini gözlerine götürüp devam ediyor; “Onlar bu iki gözümdür.”

Baran ve Koçer isimli yeğenlerinin eşleri olan iki kadının da susuzluktan öldüğünü, kendilerine yakın bir yerde olduklarını fakat bir türlü kendilerine ulaşamadığını belirten Xelil ayrıca orada çeşitli sebeplerle yaşamını yitiren birçok insanın HPG ve YPG gerillaları tarafından dağın çeşitli yerlerine gömüldüğünü belirtiyor.

‘SİZİ ŞENGAL’DE MİSAFİR EDECEĞİM’

Yaşadıkları nedeniyle zaman zaman hafıza kaybı yaşayan yaşlı çift geceleri uyuyamama, bel ağrısı gibi rahatsızlıklar yaşıyorlar. Psikolojileri de oldukça etkilenen yaşlı çift önce Şengal Dağında gerilla doktorlar tarafından tedavi edilmişler. Sonrasında ise geldikleri Derik’te hastaneye götürülmüşler. Newroz Kampında ihtiyaçları karşılanan yaşlı çift sözlerini şöyle sonlandırıyor;

“Allah arkadaşları korusun Apo bizim baş tacımızdır. Allah Apo’yu hapisten çıkarsın. Allahın izni ile en kısa zamanda hevaller Şengal’i onlardan (IŞİD) kurtaracak ve ben Şengal’de sizi misafir edeceğim.

DAİŞ çetelerinden kaçmayı başaran yaşlı, hasta, çocuk birçok Ezidi dağa ulaşmayı başaramadı. Birçok Şengallinin şu anda nerede olduğu bile bilinmiyor. Her geçen gün yeni yeni hikayeler ortaya çıkıyor. Tıpkı Xelil ile Henif gibi bir taşın altında kendilerine ulaşılmasını bekleyen belki de yüzlerce Şengalli var. Onlar 21 gün yaşama tutanarak HPG’liler sayesinde kurtulmuş. Fakat belki de yüzlercesi halen birilerinin yolunu gözlüyor.